26 Mayıs 2011 Perşembe

Tarihte bir 19 Mayıs tatili sonrası.-3-

Hiç hatıra anlatmayı düşünmemiştim aslında. Bu olayı bunca yıl zarfında reelde hiç kimseye anlatmamıştım. Sanalda ise sadece bir sevgilime anlatmıştım. Hani ilk macera, ilk milli olma muhabbetinin bir sonucu olarak.
Çok kısa bazı özetler yazıp seriyi sonlandıracağım.
1- Sonra sessiz sedasız toparlandık. Yağmur durunca yola koyulduk ve ben en az 10 metre önünden yürüyerek köyümüze ulaştık. Hiç konşumadık, hatta yüz yüze bile bakmadık. Ve bir daha da o kadınla hiç görüşmedim.
2- Sevgili  < ="> Sıfır Noktası </> 'nın yorumlarına kısa cevaplarım; a) Hayatımda ilk defa bir kadınla beraber oldum. O yaşıma kadar çok az izlediğim porno filmlerin etkisiyle daha çok şey umuyordum ve bekliyordum. Örneğin; ben geç boşalmayı düşürüken sadece üçüncü sokmada hemen boşaldım. Neyseki dışarı.Ayrıca karşımdaki farklı şekillerde davranacak kadar bilgi sahibi dğeildi. Mesela oral seks'i bilmiyordu sanırım. b) O gün yaşadığım pek çok duygunun ne olduğunu çok sonradan öğrendim. Keza onun yaşadıklarınında. Mesela kadının aşırı ıslanmasına o an hiç bir anlam verememiştim. Durumu ve nedenini yine çok ama çok sonradan öğrenmiştim.3- Tarih boyunca kadın göğüsleri dişiliğin sembolü olmuştur. Hala da öyledir. Hiç bir erkek yoktur ki karşılaştığı bir kadının önce göğüslerine bakmış olmasın.
4- Bir kadına gözünü kırpmadan bakmak o kadın hissetiğinde, ona bir rahatszılık verir. Ama kaçamak bakışlardan hoşlanmayan çok az kadın vardır.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Tarihte bir 19 Mayıs tatili sonrası.-2-


Bembeyaz bir göğüs ve emildiği için iyice pembeleşen ve dikleşen bir uç....  17 Yaşında bir genç, yaşıtları gibi o dönemlerdeki gibi sadece resimlerde ve filmlerde gördüğü kadın göğüsünü bu sefer canlı gördüğü için tabiki utangaç. Kaçamak bakışlar attığm için heyecan bastırdı tabiki. Yüzümün kızardığını bugünkü gibi hissediyorum. Kadın farketti baktğımı ve birde heyecanımı hissetti. Bir yandan uyuyan bebeginin yüzünü kapatıp onu kayalıklar arasından tek tük sızan yağmur damlalarından korumaya çalışyordu. Göğsünü hala kapatmamıştı. Bir an gözgöze geldik. ben heyecandan adeta titriyordum. O ise gülümsedi ve tel eliyle açıktaki tek göğüsünü adeta okşayarak avuçlarıyla kıyafetinin içine yerleştirir gibi davrandı. Zaten çoık yakındık birbirimize. Gözlerimi artık ayırmıyordum. Muzipçe ve gülümseyerek "- Hiç kadın göğsü görmedin dğeilmi.?". Bende "-Hayır!" derken sesim titredi. İlk şddetinde olmazsa bile hala yağmur yağıyordu. Damlaların düşmediği ve ıslanmayan tek yer onun oturdğu yerdi. Ayağa kalktı. Bebegi battanyesi ile kalktğı yere bıraktı yavaşça o arada eğilirken götünü adeta bana yapıştırdı. Hafifçe geriledim tabiki ve bana dönüp birden ellerimi tuttu ve göğüslerinin üstüne koydu. kıyafet üstünde ellerinin yardımıyla okşadım biraz. Diilim kurumuştu heyecandan, ellerim titriyordu. o rahat hareketler  bir elimi kıyafetinin içinden göğüsyle temas etmemi sağladı yumuşacık ve çok iri olmayan göğüslerden birini kendisininde yardımıyla okşadım, elim uçlarına değiyordu. Ben şaşkınlık içinde ve titreyen elimle diğer göğsünüde okşadım  Yüzüne bakamıyordum kadının, gözlerimde göğüslerindeydi. Bir anda diger elimi tutup kalçasına koydu. Balık etli, hafifçe dolgun olan kalçasınıda okşarken nefesim sıklşamış ve sikim dimdik olmuştu. Pantolonumun üsütnde okşadı eliyle..Heyecan dayanılmazdı, o günlerde adını bilmediğimiz "adrenalin" tavan yapmış. Hayatımda ilk defa bir kadınla  cinsel duygularla bu kadar yakın oluyordum. Kazağını yukarı sıyırıp sütyensiz göğüslerini iki elimle avuçlardım ve dudaklarımı dayadım. öptüm. kokladım ve uçlarını yaladım. Porno filmlerden öğrendiğim dil darbelerini vurdum. Şu anda düşünüyorumda neden biz hiç öpüşmedik. Blimyiormuydum öpüşmesini yoksa heyecandan bunu düşünemedimmi, hiç hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey benbeyaz ve yumuşacık göğüsler ve pembe. dik uçları. Oda hiç teşebbüs etmedi öpüşmeye, hiç gözgöze gelmediğimiz için nereye baktğınıda bilmiyordum. Ama eli sikimdeydi ve okşuyordu pantolonun üstünde . Çok sürmedi göğüs sefam ne yazıkki. Pantolonumu çözmeye çalışınca bende yardım ettim ve bir çırpıda çözüp aşağı indirdim ve dimdik olan sikimi avuçaldı. okşadı. Ve egilip hem okşadı hemde baktı. ve yüzüne sürdü sikimi. Ucu kan dolmuş ve moramış sikim zonluyordu. Damarları belirginleşmişti. O zaman benim az çok bildiğim oral seks yapmasını umdum ama yapmadı. Kimbilir belkide bilmiyordu. İnsiyatif tamamen onda olduğu için ben kendilğimden hiç bir hareket yapamıyordum. Ama o zevkini çıkartıyordu. Sikimi okşamaya devam ediyor arada yanaklarına dokunduruyordu. bir an dudağında değdi ucu. Agzına alıp oral yapmasını çok istedim ama cesaret edemedim o acemi, çekinden ve heyecanlı halimle. Uzanacak bir yer yoktu. Arkasını döndü. eteğini yukarı katladı ve yöremizde "tuman" adıyla bilinen şalvarını  o kaynana donuyla beraber sıyırdı. Bana döğru domalmıştı ve müthiş beyaz ve biraz kocaman kalaçası gözümün önündeydi eliyle sikimi tutup sürttü götüne.O domalmış durumda eliyle sikimi götüne ve kalçasına sürterken bende artık ellerimin kontrolunü kaybetmiş ve bacaklarını okşayarak elimi içlere doğru götürdüm ve hafifçe kıllanmış amnı avuçladım. Islak ve sıcacıktı. Kocaman üst dudakları iyice ayrılmıştı. Diğer eliyle eilimi tuttu ve amına iyice bastırdı alttan domalmış vaziyette. Ayaktaydım. Ne olurdu sanki şu yerler biraz kuru olsaydı...
Artık sikimin kan pomplaması üst düzeye gelmişti ve onun okşamaları sürtmelerine dayanamaz olmuştum. O günkü acemilik ve heyecanıma ragmen kendimi tutabilmişim. Hayret.. Diger eliyle de elimin hareketlerine yön veriyor ve gitikçe ıslanan amını okşayıp elimi bastırıp duruyordum.  Artık dayanamaz hale gelimştik ikimiz ve ben sikimi elime tutup götüne sürterek amına dayadım. O ise biraz daha kalaçsını kaldırıp sikimi eliyle amına dayadı ve ben bastırınc adeta kayarak içine girdi. Sıcaklık ve ıslaklığını sikimin ucnda hissedip heyecanın tavan yaptığ bir anda daha uzun süre sikmeyi düşünürken bedenim buna izin vermedi ne yazıkki. Artık tutamayacağımı anladım ve sadece iki defa sokup çıkarınca  üçüncüsü fırsat kalmadı. Sikimi çıkardığım anda müthiş bir şekilde boşaldım. Menilerimin o şiddetle nereye fışkırdğını bilmiyorum sadece içine boşalmadğımı biliyordum. Onun inlemeleri ve götünü iyice  bana bastırmasından çok sonraları onunda boşaldığını anlamış oluyordum...

20 Mayıs 2011 Cuma

Tarihte bir 19 Mayıs tatili sonrası.1

Bu yıl bahar tam bilinen ve özlenen bir bahar gibi. Bazen yakıcı güneş, bazen yağmur. Hatta yakın geçmişteki diğer bahar mevsimlerinden farklı bu bahar pek çok yerde kar bile yağdı.
Dün 19 Mayıs'tı. Bayram. Bulunduğum şehirde havada güzel olunca törenler yapıldı ve sonrasında gençler tatilin keyfini çıkardı. Ne güzel. Bugün ise 20 Mayıs. Az önce gün boyu o ılık yansıması ile bizi artık yaz geliyor diye uyaran güneş, birden bulutların arkasına saklandı. Hatta kayboldu ve yağmur yüklü bulutlar, tıpkı 21 yıl önce olduğu gibi birdenbire üzerime kovalar dolusu suyu boşalttılar. Ama bu sefer o iri damlalı yağmurdan korunmak zor olmadı. Hemen bir alışveriş merkezine daldım. Çok ıslanmadan kurtardık artık seyrekleşen saçı. Oysa 21 yıl önce böyle bir şansım yoktu. Hatta vardı ama korunmak biraz daha yürümem gerekiyordu. Tek ben değil tabii ki. Biri daha vardı. Genç bir kadın ve kucağında bir yaşını henüz doldurmuş bir bebek.
21 Yıl önce..
Yine bir 19 Mayıs ertesi. ve yine 4 günlük tatil. 17 yaşında liseli genç bir delikanlı bayram törenlerine katılmış ve o gün akşamki eğlenceyi de kaçırmamak için hemen köyüne gitmek için yola koyulmamıştı. Önceki günün yorgunluğu ve baharın getirdiği rehavet birleşince ertesi gün biraz geç uyanır. Hava yine açık güneş baharın tüm güzelliğini adeta bir tablo gibi önümüze sermekteydi. Bir parça bulut var tabi ama yinede yola koyulma zamanı. İstikamet 8. km ötedeki köyü. 2 km.lik düz bir arazi yolundan sonra geniş bir koruluk ve zaman zaman meydana çıkan, Neozoik zamanda oluşan koca kayalar arasında tamamen yokuş. İlçeden çıkıp tam dağa çıkmadan önce yol üstünde bir köy var küçük. o köyün köpekleri fena. Kokunu bir kilometre öteden alıp havlayarak sana doğru koşarlar hep. Alışkın olduğum için takmadım ve bana yaklaşmaya başlayınca zaten onları durdurmak  kolaydı. Yinede köyün biraz yukarısından çıktım. O patika yoldan çıkmaya başlamıştım ki, azalan köpek havlamalarını bastıran bir ses duydum. Bir teyze bana doğru bağırarak;
"- Heyyy. sen k.... Köyüne mi gidiyorsunnnn!!"
"- Evetttt.Ne varrr."
"- Beklesene filancanın gelini de o köye gidecek ama tek bırakmadık. Seninle gelsinmiiiii.?"
"- Tamam gelsinnn."
Çıktı gelin sırtına bohçalamış bebeği ile. her iki elinde de birer çanta. Tipik köylü genç kadını, ayağında yemeni, başında çene altı bağlanmış bir yazma ve uzun bir etek, altında köylü şalvarı. Şalvarın paçası lastikli. Üstte triko ceket, yelek vs. ve her biri bir renk.
Adımlarımı ağırlaştırdım. Kadın geldi arkadan yetişti bana. akraba değil ama tanıdık. Köyümüze gelin gelmiş. Kısa bir hal hatırdan sonra ben önden o arkamdan yavaş yavaş çıkıyoruz yokuşu. Neyse ki hava güzel, kısa sürede yetişiriz köyümüze. Diye sesli düşünmeye başlamıştım ki.. O Bulut parçaları ne zaman birleşti. Ne zaman koyu gri bir renk aldılar hiç fark etmemişim. Birden o koca damlalarını yavaş yavaş tepemize indirmeye başladı.
"-Eyvah" dedi kadın. "keşke bu yağmurun  geçmesini bekleseydik." dedi.
Bende "- biraz hızlanalım şu kaya kovuklarında sığınacak yerler var" dedim. Ve hızlanarak nefes nefese yokuşu çıkmaya başladık. Dünkü gibi şanslı değildim. Gittikçe şiddetlenen yağmur bir güzel tepemize yağmaya başladı. Ben çeketimi başıma geçirdim. Kadın ise bebeğini koruma telaşına düştü haklı olarak. Çantasından çıkardığı  mini bebe battaniyesini ben hem kadının başına hem de bebeği koruyacak şekilde yerleştirdim ve hızlı adımlarla yokuş yukarı çıkmaya başladık. Kayalık yere ulaşmamız çok sürmedi ilk kovuk bir açıktı ve yağmur yine vuruyordu. orayı geçtik bir başka kaya kovuğuna sığındık. Bu kovuk daha genişti. hatta bir başka koca kaya dayanmıştı ve çobanlar orayı birazda taşlarla örmüşlerdi. Yağmur vurmayan bölümü kadına verim. Çantalarını bırakıp bebeği çözdü kucağına aldı. uyanmıştı bebe o yağmur taneciklerinde biraz yemişti. iyi sardı sarmaları başını kuruttu bebeğinin. Ben ayakta bir yandan dışarıda tüm şiddetiyle yağan yağmuru izlerken arada kaçamak bakışlarla kadına bakıyordum. Gençtim, toydum. utangaçtım o zamanlar...
Biraz rahatladıktan sonra önce başındaki iyice ıslanmış yazmayı çıkardı. değişecekti. toplanmış ve arkaya toplanmış saçları sarıydı. Zaten kendisi açık tenliydi.Gözleri yeşildi ve minyon tipli birazda kiloluydu. Hani şu balık eti tabir edilenlerden. Saçını ilk defa görüyordum. kaçamak bakışlarla. bebeği rahat durmuyordu bazen ağlıyor bezende değişik sesler çıkartıyordu. hasta olmalıydı. sormadım. o söyledi hasta zaten diye.
çantasından şurup çıkardı. Bende yardım edip bir kaşık içirdi. Ben biraz daha yakınına oturmuştum. Bebeği izliyordum.
Bebek durmayınca gayri ihtiyari ağzımdan "- bu acıkmıştır.!" lafı çıktı. "-Evet biliyorum" dedi.
Ve hafifçe sırtını yan dönerek memesini çıkartıp bebeği emzirmeye başladı. Yağmur hala yağıyordu tüm şiddetiyle ve arada gök gürlüyordu. Gün ortasıydı.Yağmura rağmen çok aydınlıktı her taraf. Bebek emmeye başlayınca rahatlamıştı. ve Tabii ki kadında biraz da dinlenmiş olmanın verdiği rahatlıkla bir yandan benimle konuşuyor bir yandan bebeğini emzirirken memesini sıkı sıkıya kapıyordu. Ben kaçamak bakışlar atıyordum tabii ki ama utandığım için çok süzemiyordum.
Kadın çantasından  bir şey almak için elini çekti göğsünden. Bembeyaz bir göğüs. Gözümü alamadım. o bana bakmadan çantasını karıştırdı ama aradığını bulamadı tek eliyle ben yardım etmek için eğildim ve. gözüm o göğüste. Bebek uyumuş meme ağzında. ve çantasından benim yardımımla çıkardığı bezle bebeğin ağzını sildi. o arada göğsü ucuyla beraber dışarıda kaldı. bembeyaz bir göğüs ve emildiği için iyice pembeleşen bir uç.... devam edecek


10 Mayıs 2011 Salı

Facebook hakkında ve içinden.

İlk çıktğı günlerde facebook'u bende denedim. Bir üyelik oluşturdum. Çok takılmaım önceleri, ancak zaman ilerledikçe tanıdık herkes "-face'n varmı" diye sorup durdu. Açıkçası bende saf saf var dedim ve neredeyse msn'mdeki herkesi kabul ettim. Sessizlik sadece 2 gün sürdü. İki gün sonra önce birsi, sonra öteki ve daha sonraki saatler içinde diğerleri hep aynı şeyi sordular kızgınlıka. "- Bu kim.?", "-O kim?", "-Bunlar kim çabuk açıkla!.".vs.  Gayet tabiki ustalıkla hepsini cevapladım ama buna ragmen bana kızıp, küsenler oldu. Facebook'u iptal ettim hemen. ama iptal biraz zaman alıyormuş Yani kurtuluş zordu. Neticede benim sadece kendilerine ait olduğumu sanan pek çok internet sevgililerimden  üçünü kaybettim. Kalanlar da ya benden vageçemedikleri için yada bana inandıkları için benimle devam ettiler ve halada ediyorlar.
Bu kötü facebook macerasından sonra o siteyi hiç merak etmedim, girmedim.
Ancak 2 gün önce çok sevdiğim bir arkadaşım ısrarla beni okey oynamak için çağırdı ve dandik bir üyelik oluşturarak üye oldum.(Şu an oda iptale verilmiştir). Bu kısa üyelik sırasında facebook'ta biraz gezindim. Şunun arkadaşı, bunun arkadaşı derken birbirinden ilginç resimlerle karşılaştım. resimlerin  altındaki yazılar ve başlıkların birer tuzak olduğu, yada gerçeklerle ilgisinin bulunmadğını anlamak zor değil. Ama ben resimlere taktım ve birkaç tanesini alıp burada paylaşayım dedim.
Sevgili okuyucular. Tahmin edeceğiniz gibi türbanlı bayanlara karşı değişik bir ilgim var. Ki zaten benim internet üzernden tanışıp beraber olduğum bayanlardan üç tanesi türbanlıydı. Gerçek olan şey şu ki; seks konusunda türbanıl bayanlarla türbansız bayanlar arsında hiç fark yok. 


7 Mayıs 2011 Cumartesi

Badminton 2

Taktım şu Badminton'a. Yine sopr basınına haber oldu. Neymiş Dünya Badminton Federasyonu başkanı  “Etekler illa ki kısa olacak diye bir şey yok. Bizim amacımız kadını cinsel obje olarak göstermek değil. Ancak kadın oyununun farklılığını göstermeliyiz” ifadeleriyle kararı savunmuş. Yani sen onu külahıma anlat. Olay bal gibi kadın cinselliğini öne çıkarma çabasıdır. Resime bakın, yorum sizin.